Beş Kıtada Beş Maraton Beş de Zirve

Bildiğiniz birşey veya tanıdığınız insanları kanıksamak gibi bir durum söz konusu Necdet Turhan’ın bu sayfalara konuk olmasında.23 yaşında gözleri dünyaya küsmüş olmasına karşın,müthiş bir özgüvenle hayata tutunmaya çalışan,Türkiye’deki engelli insanların çoğunluğunun eğitimsizliğine inat ODTÜ’d...

Geri Dön

Bildiğiniz birşey veya tanıdığınız insanları kanıksamak gibi bir durum söz konusu Necdet Turhan’ın bu sayfalara konuk olmasında.23 yaşında gözleri dünyaya küsmüş olmasına karşın,müthiş bir özgüvenle hayata tutunmaya çalışan,Türkiye’deki engelli insanların çoğunluğunun eğitimsizliğine inat ODTÜ’den siyaset uzmanı diplomasını şeref öğrencisi olarak alan,Nilüfer Belediyesi’nde Engelliler Masası’nda çalışan,Dağcılık ve kaya tırmanışı yapan,40 yaşında koşmayı keşfedip, Türkiye’yi yurtdışı maratonlarında temsil eden ilk görme engelli milli atlet ünvanına sahip olan ve şimdilerde dünyada hem dağcı hem de maratoncu görme engelli olarak “ilk” olup olmadığının literatür taramasını yapmaya çalışan bir adam Necdet Turhan. www.necdetturhan.com adresi ziyaret edildiğinde, O’nun hayat hikayesinden, dağcılık, kaya tırmanışı ve maraton fotoğraflarına, hakkında basında çıkan haber ve söyleşilere kadar pek çok bilgiye ulaşılabiliyor. Turhan’ın bir memur ailesinin en küçük bireyi olarak 1957 yılında Balıkesir'de doğduğunu, dağcılık eğitimini ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu'nda aldığını, hatta önceleri “engelinden dolayı yapamaz” önyargısıyla garipsenmesine karşın üç yıl boyunca gösterdiği etkin üyelik sebebiyle, onur üyeleri arasına seçilmesini, 2000 yılı Avrasya Maratonu'nun 15 km. etabına katılıp, bu maratonda da koşan ilk görme engelli olduğunu, 2002 Newyork Maratonu’nunda ilk kez 42. km koştuğunu ve böylece Türkiye’yi yurtdışında temsil eden “ilk görme engelli atlet” olduğunu sitedeki biyografisinden öğreniyoruz. Daha sonra Atina ve son olarak da Japonya’da maraton koştuğunu ise ne gazete sayfalarından ne de televizyon ekranlarından değil kendisinden öğrenebiliyoruz. "5 Kıtada 5 Maraton, 5 de Zirve"

Turhan’ın dağlara olan tutkusuna bir de koşma tutkusunun eklenmesiyle ve Newyork Maratonu’nunu koşabilmiş olmanın motivasyonuyla küresel bir proje kurgulaması aslında O’nun “insan isterse herşeyi başarabilir” felsefesinin yılmaz bir neferi olduğunu ortaya koyuyor. Projesinin adı; "5 Kıtada 5 Maraton, 5 de Zirve"...3 kıtada 3 maraton koştu Necdet Turhan, 2 kıtada koşmak, 5 kıtada da tırmanmak kaldı geriye sadece...Çevresindekilerin “başaramazsın” demesine karşın o bu düşü kurmuş bir kere...Destek bulursa, önce, Avustralya ve Afrika maratonlarını koşacak. Bugüne kadar, Beydağları, Ağrı Dağı, Erciyes, Niğde Aladağlar’da Kaletepe ve defalarca Uludağ’a çıkan Turhan, 5 kıtadaki maratonlardan sonra da 5 kıtanın zirvelerini tırmanacak...

Böyle bir proje tasarlamak, böylesi zor bir hedefe kilitlenmek, aslında Necdet Turhan’ın kişiğiyle birebir örtüşüyor. Görme yetisini kaybetmesinin hemen ardından gittiği Ankara Körler Rehabilitasyon Merkezi Psikoloğu Sermin Turan’ın şokun ne kadar sürdüğüne ilişkin sorusuna verdiği, “öyle bir dönem yaşamadım” cevabında gizli O’nun kişiliğinin ve azminin temeli... Yaptıkları ve yapmayı tasarladıklarına bakılırsa, O, sadece zorlukları ve negatifi göremeyen bir adam...Zorlukların ardındaki başarıyı ve olaylara olumlu bakmayı gayet iyi biliyor.

Söyleşiyi yapacağımız mekana bizi götürürken, sadece tarif etmeyip, oluşturduğu zihin fotoğrafından derlediği çiçeklerin güzelliğinden bahsetmesi bu yılmaz adamın yine bu yönünü ortaya koyuyor...

Körken bir oldum

Halk arasındaki tabiriyle “kör” olup da, bu durumun O’nu hiç zorlamadığını, engelinin O’na hiç engel olmadığını düşünmek elbette fazla iyimserlik olur. Üniversite bitip de büyük bir sanayi işletmesinde O’nun vasıflarına “santral memurluğu” layık görülmesini, “Diplomama değil, gözlerime bakılarak karar verildiğini anlamamla ilk kez, kör olduğumu hissettim” sözleriyle anlatıyor.

ODTÜ’de aldığı gerek siyaset gerekse dağcılık eğitimini, “körken bir oldum” diye tanımlayan bu adamın birken yeniden kör olmaya, dünyaya at gözlükleriyle bakanlara pabuç bırakmaya hiç de niyeti yoktur. Patatesi eline aldığında soyabildiğini görünce, mutfağa girip yemek yapmaya çalışan, iyi bir bilgisayar ve cep telefonu kullanıcısı olan, teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanmayı “kendi kendine ayakta durmanın olmazsa olmazı” kabul eden ve son olarak da kendine dijital bir fotoğraf makinası alan bu marjinal adam, santral memurluğuna ancak 1,5 yıl dayanabilmiş ve o günden sonra zirve tırmanışlarına “Engelliler de Başarabilir” pankartı götürmeye başlamış.

Achilles go

Newyork Maratonu’na adını tarihteki yenilmez savaşçı Truvalı Açhilles’den alan (Aşil) Açhilles Klup tarafından götürülen Turhan, maraton sırasında kılavuzluk edenlerin uyumsuzluğu nedeniyle 3 ayrı kılavuz değiştirmiş. Ve bu nedenle 42 km’yi 4.44’de koşabilmiş. Ancak, kılavuz değişimlerini beklerken, izleyicilerin ona “Açhilles go” diye bağırması, onu cesaretlendirmesi, projesi henüz destek bulamayan Necdet’in içinden çıktığı toplum olarak bizi sadece utandırmalı...

“Geriye baktığımda aslında hep maraton koşmuşum” derken, zorlukları görmemezlikten gelse de derinden yaşadığını hissettiren Necdet Turhan’ın yaptıkları ve yapacakları yine de birşey üretmediği için hayatı boyunca sıkıntı yaşayan ve bunalımlara giren insanlara birer ders niteliğinde...

O, bugün 47 yaşında...Üretmekten, hedeflerine giden yolda tutturduğu yaşam tarzından çok memnun... Bu yaşam biçimi içinde sadece Necdet Turhan’ın talihsiz öyküsünü barındırmıyor. O, aynı zamanda, engellilerin ihtiyaç duyduğu olanaklara ulaşmaları ve gerekli eğitim süreçlerinden geçmeleri halinde pek çok şeyi başarabileceklerini "Engelli olmak özür değil, sınırları genişletilebilir özgün bir durum"mesajıyla birlikte topluma iletmek için çalışıyor.

Feray Yılmaz
Bursa ticaret ve sanayi odası dergisi temmuz 2005